Mavi 2021
"Mavi yolculuğu anlatmak zordur, mavi yolculuğu yaşamak gerek.”
Tam yirmi yıldır, onar, on beşer kişilik gruplarla, dünyanın birçok ülkelerinden gelme genç yaşlı insanlarla mavi yolculuk yaparız.
Aramızda sanatçılar, yazarlar, öğretmenler, her meslekten insan bulunur. Birçoğu öğrenci ya da çocuktur, ama nereden gelmiş olurlarsa olsunlar, çevreleri, yaşları ne olursa olsun, hepsi iki üç hafta süren mavi yolculuk dönüşünde başka bir insan olarak çıkarlar karaya. Gözleri güzellikle, gövdeleri sağlıkla, ruhları mutlulukla dolmuştur (1962).”
On yedi mavi yolcu Macera adlı gemiyle Ege kıyılarını keşfe çıkar. Kaptan dümene geçer, demir alınır. Gözlerinin önündeki mutluluk denizinde doğaya ve insana karışırlar. Kimler yoktur ki yolcular arasında? Mavi yolculuğun kurucusu Halikarnas Balıkçısı, isim babası Sabahattin Eyüboğlu ve niceleri…
Ege ve Akdeniz kıyılarında yapılan bu yolculuğun sonunda o yörelerin sonsuz zenginliklerini, tarihini, antik kentlerini, anıtlarını yazılarıyla, resimleriyle tanıtırlar. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun fırçasında yeniden hayat bulur, Halikarnas Balıkçısı’nın öykülerinde, romanlarında yücelir bu mavi gezegen.
Azra Erhat, Mavi Yolculuk kitabıyla kendilerinden sonraki mavi yolculara kılavuzluk ederek, turizmin insanı yabancılaştırdığı bu yerlere, farklı bir bakış açısı sunmaktadır.
Piri Reis'in izinde
Orhan Duru’nun Piri Reisin’in ünlü çalışması Kitab-ı Bahriye’nin izinden giderek yazdığı bu rehber kitap Küçük Asya’yı kıyı kıyı, kent kent, denizden ve karadan dalaşıyor, bölgenin güzelliğini, değişkenliğini, ev sahipliği yaptığı medeniyetleri bir kere daha hatırlatarak bizleri yaşadığımız coğrafyanın zenginliğini yeniden düşünmeye davet ediyor.
Görmeye, bilmek ve tanımak ekleniyor bu "Mavi Gezi”de. Coğrafyaya tarih ekleniyor.
Homeros’tan Evliya Çelebi’ye uzanan alıntılar, bir zamanlar Toroslar’da gezen kaplanlar, el değiştiren kaleler ve onların içine inşa edilen iç kaleler ekleniyor, devran döndükçe ve medeniyetler sürdükçe yeniden yazılacak, tekrar okunacak bir eser çıkıyor ortaya.
Piri Reis’in deyimiyle "böyle biline vesselam.”